Madalyonın İki Yüzü
Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, 2050’si Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi olmak üzere Toplam 5924 öğrenci, 200’e yakın üniversitenin yaklaşık 80’inde mevcut olan Sağlık Yönetimi Bölümlerine girmekte, 470 öğrenci de 9 üniversitemizin 16 Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümüne girmektedir. Her iki bölüme normal, burslu ve ikinci öğrenim statüsünde her yıl yerleştirilen toplam öğrenci sayısı 6394’dür. Buna karşın hastane sayımız ise, TKHK verilerine göre, 874 Sağlık Bakanlığı hastanesi, 70 üniversite hastanesi ve 660 özel hastane olmak üzere, toplamda 1514’dür.
Bir üniversitemizin Sağlık Yönetimi bölümünü tanıtan açıklaması aynen aşağıdaki gibidir.
“…….Sağlık Yönetimi Bölümümüz; sağlık kurum ve kuruluşlarının yönetimi, işletimi ve planlama faaliyetleri için gerekli bilgi ve beceriyi kazandırmak amacıyla “Hastane Yönetimi”, “Sağlık Hizmetlerinin Organizasyonu”, “Sağlık Finansmanı”, “Sağlık Sigortacılığı”, “Sağlık Teknolojileri ve Kullanımı” gibi konularda eğitim vermek amacıyla kurulmuştur.
Bölümümüz, Sağlık Yönetimi alanında bilimsel verilerin toplanması, araştırma-geliştirme faaliyetlerinin yapılması ve sağlık reformları doğrultusunda, sağlık hizmeti verme sürecini yönetebilecek profesyonel insan gücü yetiştirilmesini hedeflemektedir.
Bu bölümden mezun olanlara; “Sağlık Yöneticisi” unvanı verilir. Sağlık yöneticisi, kurumlarının personel ihtiyacının karşılanması, personelin verimli bir şekilde çalıştırılması, gereken araç-gereç temini vb. çalışmaların planlanması ve etkin bir biçimde yürütülmesi gibi işleri yapar.
Mezun olan profesyonel sağlık yöneticileri, kamu hastanelerinde, üniversite vakıf hastanelerinde, özel hastanelerde, rehabilitasyon merkezlerinde, Emekli Sandığı, BAĞ-KUR, SSK gibi kuruluşların sağlık sigortası ile ilgili birimlerinde, özel sigorta şirketlerinde, ilaç, tıbbi cihaz üreten endüstri kuruluşlarında sağlık araştırma merkezlerinde çalışabilirler……” (Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi açıklamasından)
Oldukça güzel, heyecan verici ve umut taşıyan türden bir açıklama. Ne var ki gerçek, sanılan gibi değil. Bu bölümlerden mezun olanların sayısı ve mezun olma yolunda devam edenlerin çokluğuna karşın, yerlerini liyakatten uzak ve kayırmacı bir sistemin ön plana çıkardığı bambaşka ve sağlıkla alakasız bölümlerden mezun olmuş kişiler doldurmaktadır ve başarı düzeyleri ortadadır.
Özellikle, özel hastanelerde istihdam edilen yöneticilerin, liyakat veya mezuniyet özelliklerine bakılmaksızın, hastane sahiplerinin yakınlarından veya hitap ettiği müşteri kesiminin ağırlığı ölçüsünde önerilen kişilerden oluştuğu inkar edilemez. Bir de buna, kamu hastanelerine yönetici olarak atanan ve halen görevde olanların çoğunun, yukarıdaki bölümlerden mezun olma şartı aranmaksızın sendikal ve siyasi tercihlerin sonucu tercih edilenler olduğu gerçeği eklenince, her yıl mezun olan 6394 sağlık yöneticisinin hali nicedir düşünebilirsiniz
Halen ülkemizde Sağlık Müdürlükleri, hastaneler ve diğer sağlık kurum ve kuruluşlarının yönetim kademesinde tıp doktorlarının egemenliğini görmekteyiz. Esasen bunun nedeni yıllarca “hekim-hemşire-sağlık memuru” üçlemesi ağırlıklı ve merkezine “hastane-muayenehane ilişkisi” oturtulan bir sağlık sistemin sürdürülmesidir. Bugün değişen şimdilik, sadece muayenehane ayağının ayrıştırılmasıdır. Sağlık kurum ve kuruluşlarındaki hekim,hemşire ve sağlık memuru dışındaki yok sayılan ve hekim lehine bir politikanın etkisiyle önemsenmeyen en az 17 (onyedi ) çeşit meslek grubu beraberinde Sağlık idarecileri de önemsenmemiş ve gölgede bırakılmışlardır.Doktorların tıp fakültelerine yerleştirme sıralaması göz önüne alındığında oldukça zeki ve prensipli çalışan kişiler oldukları inkar edilemez. Poliklinik, klinik ve tıbbi araştırma anlamında ne denli başarılı olabilecekleri aşikardır. Ancak tıp dışında gördükleri tek ders olan “Tıbbi İstatistik” bilgisi ile sağlık yöneticiliğini ne derece verimli yapabilecekleri şüphelidir. Nasıl ki hijyen ve epidemiyoloji, anatomi, fizyoloji, beslenme derslerini aldık diye biz sağlık yöneticilerinin tıp doktoru olabileceği düşünülemezse, tıbbi istatistik dersi aldı diye tıp doktorlarının da sağlık işletmelerine yönetici olması düşünülmemeli. Ekonomi, maliye, muhasebe, işletme, çalışma hukuku gibi sağlık ve hastane yöneticiliği için gerekli temel dersleri hiç almamış kişilerin ister doktor ister başka meslek mensubu olsun başarılı olmayacakları büyük olasılıktır. Sağlık sektöründeki organizasyonlar, fonksiyonlarına göre, politika belirleyici, sağlık hizmetini uygulayıcı ve finanse edici olmak üzere üç guruptur. Bunların üçünde de “sağlık yöneticileri” karar mekanizmasının başında olmalı ki başarı sağlanabilsin . Perspektif bir görüş açısı, öncelikleri belirleyebilme, tercihleri akılcı yapış ve sonrasını görebiliş, sağlık bilimlerinin ve tababetin dışında ekonomi, sağlık ve çalışma hukuku, işletme, maliyet muhasebesi gibi alanlarda da bilgi sahibi olmayı gerektirir.
Diğer taraftan, öğretmenden, terziden, berberden , gassal ve imamdan, hastane müdür ve yardımcısı yapıldıkça, sağlıktaki reformlar, kurumların ayrılması, tekrar birleşmesi, unvanların değiştirilmesi, çözüm olmaktan uzak uygulamalar olarak kalacaktır. Finansmanın ve yönetim politikasının son günlerde önem kazandığı dikkate alınırsa, yersiz atamalar konusundaki farkındalık düzeyinin de artacağını söyleyebiliriz.
Sağlık yöneticisi sıfatıyla yetiştirilen bölüm mezunlarının yok sayılması başlı başına bir mağduriyet olduğu gibi, Sağlık İdaresi, Sağlık Yönetimi ve Sağlık Kurumları İşletmeciliği mezunlarının kendi aralarında da öyle bir çelişki var ki evlere şenlik! Her sağlık sınıfı kadrosuna dahil olarak çalışan memur, bu bölümleri tamamlayınca Sağlık Bilimi Lisansiyeri olup tüm özlük haklarından yararlanabiliyorken, bütün bu bölümlerin öncüsü ve uzun süre ülkemizdeki bu dalda tek okul olarak varlığını sürdürmüş olan SAĞLIK İDARESİ YÜKSEK OKULU mezunları, genel idare hizmetleri sınıfında sayıldığından Sağlık Yönetimi bölümü mezunlarının haklarından mahrum kalmaktadırlar. Buna neden olan 190 Sayılı KHK 1984 yılında bizlerin hayallerini yıkarken, o dönem sınıf değişikliğinden payelenen büyüklerimiz muhtemelen nasıl bir vebal altına girdiklerini fark edemediler. En azından ben öyle sanıyorum. Bu günleri ve mezunlarımızın üvey evlat oluşlarını sezebilselerdi eminim sınıf değişikliği için değil, sağlık sınıfında kalmak için gayret sarf ederlerdi diye düşünüyorum. Umarım yanılmıyorumdur. Tam bu aşamada Sağlık Bakanlığı’nın YÖK ile akılcı bir paralellik sergilemek adına bünyesinde istihdam ettiği mesleklerin sınıf ve kadrolarına yeniden göz atması ve sağlık Bilimi Lisansiyerliğine ilişkin YÖK’ün yinelediği açıklamalara kayıtsız kalmaması gerekmektedir. Gündemimizin baş köşesinde, Sağlık Bakanlığı’nın bu kayıtsızlığı bitirmek adına yapılacakların neler olduğu ve kimlerle, nasıl irtibat kurulup, ne şekilde girişim yapmamız gerektiğini belirlemek olmalı diye düşünüyorum.
Gelelim bizim bu konuda ne yaptığımıza.
Ankara’da yıllarca, mevcut tek sağlık idarecisi kamu tüzel kişiliği olan “Sağlık İdarecileri Derneği” uzun süre sağlık idareciliğinin misyonerliğini yapmış ancak cılız kalan sesi, zamanında bazı üyelerinin Sağlık Bakanlığı’nda etkin makamlarda görev almış olmasına rağmen yeterli tonda olamamıştır. 2003 Yılında Antalya merkezli olarak kurulan ASİD (Akdeniz Sağlık İdarecileri Derneği), uzun süre başkanlığını yapan Erman EMİROĞLU ve ekibinin gayretleri ile mesleki dayanışmaya bir ivme kazandırmış olsa da, çalışmaların daha verimli ve destekli sürdürülmesini temin etmek amacıyla camiamız, yine bu derneğin öncülüğünde federasyon oluşumuna yönelmiştir.
Bugün itibariyle üye sayıları çok olmamakla birlikte, üyeleri yüzde 95 oranında SİYO mezunu olan 5 dernek ile faaliyetini sürdüren bir federasyona sahibiz. SİDEF (Sağlık İdarecileri Dernekler Federasyonu) 2014’de kurulmuş olup, bir sonraki yıl, merkeze yakınlık avantajını kullanma, bürokratik işlemlerin ve gündemin yakından takibini sağlayabilmek adına merkezini Ankara’ya taşıma düşüncesiyle Aralık 2015’deki Genel Kurulu’nu Ankara’da gerçekleştirmiştir. Federasyon Başkanı Erman EMİROĞLU’nun, Onursal Başkanlığa oy birliği ile uygun bulunduğu ve Celal ŞİMŞEK’in Federasyonumuzun yeni Yönetim Kuruluna Başkan olarak seçilmesi ile devam eden Federasyon faaliyetleri en son Marmaris’de yapılan 30.04.2017 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı kararları gereğince yeni Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan ATA ile devam etmeye karar vermiştir. Yeni başkanımızın ilk amacı Sağlık Bakanı ile yapılacak birebir görüşme olmuştur. Bu görüşmenin acilen yapılması gerekmekte ise de, son günlerdeki politik yoğunluk nedeniyle uygun zaman ve zeminin sağlanamadığının farkındayım. Kısa zamanda bu anlamda bir gelişme bekliyoruz.
Diğer taraftan,federasyonun sadece giriş aidatı ile sınırlı gelirinin olması (Ki her dernek bir kez vermekle mükellef) ve başkaca bir aidat ve gelirinin olmaması, çabaları etkili kılmada yetersizlik unsurudur. Başta şahsımın başkanlık yaptığı EGESİD dahil, ASİD dışındaki derneklerimizin düzenli bir üye aidatının olmaması ayrı bir handikaptır. 2018 Mayıs Ayında planladığımız EGESİD Olağan Genel Kurul Toplantısında az miktarda da olsa bir aidat önerisi getirilmesi dernek yönetimimizin bu konudaki düşüncelerinden biridir. Burada amaçlanan federasyonumuzun mali gücünü sağlamak adına ilk adımı atmaktır.
SİDEF’e üye dernekler;
ASİD( Akdeniz Sağlık İdarecileri Derneği),
EGESİD (Ege Sağlık İdarecileri Derneği),
GÜMSİD (Güney Marmara Sağlık İdarecileri Derneği),
İÇSAD (İç Anadolu Sağlık İdarecileri Derneği),
İZESİD (İzmir Ege Sağlık İdarecileri Derneği) şeklindedir.
Yeni kurulan ve Federasyonumuza katılması fikren kabul gören ancak Tüzüklerinde üyelik şartlarını içeren 3. Maddede önerilen değişikliği yapması beklenen ÇUSAYED (Çukurova Sağlık İdarecileri Derneği) 6 ncı Üye olma yolundadır.
Kamu tüzel kişiliği avantajını federasyon olarak kullanmak elbette çok yararlı olacaktır. Bunu sağlamak için, whatsapp ve sosyal medya hesaplarında tartışan ve meslek için çok şey yapabilecek olan mezunlarımızın kendilerine en yakın derneklere üye olarak bizi güçlü kılmaları hepimizin menfaatinedir.
Mücadelemiz, sadece bizim gibi yaşını başını almışların ek gösterge hakları için değil , yeni mezunların ve son çalıştayımızda bizlerde tüm yönleriyle hayranlık uyandıran son sınıf öğrencilerimizin çıkmakta ve çıkması muhtemel mağduriyetlerini önlemek içindir. Diğer bir deyişle bizim büyüklerimize kızdığımız nedenlerle yenilerin bizlere kızmasını önlemek içindir. Düzenli atama sağlayabilmek ve halen memur olarak çalışan meslektaşlarımızı danışma ve evrak havale gibi birimlerden, kendilerini geliştirebilecekleri ve faydalı olabilecekleri personel, satın alma, kalite gibi birimlere transfer ettirebilmemiz bile kazanç sayılabilecektir. Üye olun, üye kalın ve birlikte çaba sarf edelim. Saygılarımla.
Muzaffer ERK
EGESİD Yönetim Kurulu Başkanı